Türkçe Deyimler Sözlüğü'nde ara

Danışıklı döğüş
Başkalarını aldatmak için önceden varılan kararı yeni alıyormuş gibi görünmek.
Eteğine yapışmak
Sığmak.
Püf noktası
Bir işin en ince ve en önemli kısmı. (*)
Püf noktası deyimi, bir işin en ince ve en önemli kısmı, anlamında kullanılır. Çini yapılan şehirlerimizden birinde, senelerdir çini işinde çalışan bir çırak varmış. Çırak bu kadar çalışmasıyla usta denecek duruma gelir. Ayrı bir dükkân açmak tek emelidir. Ama her başvuruşunda ustası: “Sen daha bu işin püf noktasını bilmezsin, biraz daha çalış” cevabını verirse de ustasının bu sonu gelmez sözlerinden sıkılan çırak, ayrı bir dükkân açar. Eski çırak yeni dükkânda güzel güzel çiniler yapmaya başlar. Ama bu kadar öğrenmesine karşın, çinilerin yanldığını, çatladığını hayretle görür. Bu çatlamaların önüne bir türlü geçemez, ustasına durumu anlatmak zorunda kalır. Usta: “Sana demedim mi yavrum?” der, “bu sanatın bir püf noktası vardır, diye. Bir çini yap da sana göstereyim püf noktasını.” Çırağın yaptığı çiniyi alıp şöylece bir göz gezdirir; zamanla çiniyi çatlatacak olan bir kısım hava kabarcıklarını “püf” diyerek giderir. Ondan sonra çırak sanatının püf noktasını öğrenmiş olur.
Gözünde tütmek
Çok özlemek.
On parmağında on kara
Herkese “kötü” damgası vurmak isteyenler için kullanılır.
Cana minnet bilmek
Büyük istekle razı oluş, kabul ediş.
Şirazesinden çıkmak
Düzeni bozulmak.
Amasya’nın bardağı, biri olmazsa biri daha
Ele geçirilemeyen ya da elden kaçan bir şeye her zaman bulunabileceği gerekçesiyle üzülmemek gerektiğini anlatır.
Tarihe karışmak
Yokolup gitmek.
Ödü patlamak, ödü kopmak
Çok korkmak.

Pages