Türkçe Deyimler Sözlüğü'nde ara

Ömür sürmek
Çok rahat yaşamak.
Yüzüne gül suyu
Hoş olmayan bir şey söylerken kullanılır.
Saçını süpürge etmek
Kadınların çok fedakârca çalıştığı anlatılmak istendiğinde söylenir. (*)
Canla başla çalıştıkları halde bir türlü yara- namayan kimi kadınlar “saçımı süpürge ettim” diye dert yanar, değerbilmezleri kötülerler. Eskiden kadınlar saçlarını kısa kesmezlerdi. En uzun saç, en güzel saç sayılırdı. Kadın, yer süpürmek için eğildiğinde arkadan örülü saçlar öne düşer ve bir süpürge gibi yerde sürünür- Pek tanınmayan kimseler için “sarı çizmeli Mehmet Ağa” deyimi kullanılır. San çizmenin moda olduğu bir devirde büyük şehirlerden birinde bir ağa varmış. Konağının üst katlanndan birinde oturur, pencereden çevreyi seyredermiş. Bir ara yoldan geçenler içinden bir tanıdığını görür gibi olur. Konuşması gerekmektedir. Hemen uşağını çağırarak uzaklaşan adamı gösterir : “Bak” der, “sarı çizmeli, uzun boylu, koş arkasından, çağırdığımı söyle!” Uşak uzaklaşırken arkasından bağırır: “İsmi Mehmet Ağadır, öyle çağır!” Uşak, merdivenleri koşarak inerse de adam çoktan kalabalığa karışmıştır. Sağa bakar, sola bakar, bir sürü san çizmeli adam vardır. Gözüne kestirdiği birine yaklaşır: “Mehmet Ağa! Seni ağa istiyor, konakta bekliyor” diyerek adamı konağa getirir. Fakat çağrılan adamın ismi tesadüfen Mehmet Ağadır ama ağanın çağırdığı değil. Ama uşağına yanlış iş yaptığı için çıkıştığında adam: “Adam” der, “burası koca bir şehir, san çizmeli de çok, Mehmet Ağa da... Uşağın, hangi bir san çizm.li Mehmet Ağayı tamsın bu kalabalıkta!..”
Çok bilmiş
Kurnaz, bilgiç.
Hevesini almak
Bir şeyden doymak.
İki sözü bir araya getirememek
Konuşmada beceriksizlik göstermek.
Aklı kesmek
Bir şeyin olabileceğine inanmak. (*)
“Aklı kesmek” deyimi, bir şeyin olabileceğine inanmak anlamında kullanılır. Devrinin ünlü bir doktoru olduğu gibi, matematik alanında da üstün bir değer olan îbni Sina çocukken, babası onu matematiğe fazla önem veren bir okula yazdırır. îbni Sina, bu okulda cebir ile geometriyi bir türlü beceremez. Bunu yapamayacağına inandığı bir sırada okuldan kaçar. Yolda katıldığı kervan, bir yerde konaklar. Yolcuların en küçüğü Îbni Sina’yı su getirmesi için bir kuyuya gönderirler. Kuyuda îbni Sina’nın dikkatini bir şey çeker: kuyunun ipi, sürtündüğü taşı kesmiştir. “Nasıl olur!” diye düşünür. “İpin taşı kesmesi aklın alacağı şey değil, ama devamlı bir gidip gelme, devamlı bir çalışmakla ip taşı kesmiş olmalı” der. O zaman aklına önemli bir şey gelir: “Neden” der, “gidip gelmekle ip taşı kessin de, benim aklım çalışarak cebiri, geometriyi kesmesin!..” Kuyuyu, kovayı, kervanı hemen orada bırakarak okuluna döner. İpin taşı kesmesi, ona, azmi, çalışmayı öğreterek yüzyıllar sonra bile unutulmayan ününe ulaştırır.
Metelik gözüne divan sinisi görünmek
Çok muhtaç durumda olmak.
Halel getirmek
Zarar vermek.
İnsan evlâdı
İyi insan.

Pages