Türkçe Deyimler Sözlüğü'nde ara

Damarı tutmak
Aksileşmek.
Bir gömlek fazla eskitmiş olmak
Daha tecrübeli, daha bilgili olmak.
Ağrımaz başını ağrıya sokmak
Başını belâya sokmak.
Gölge etmek
Engel olmak. (*)
Bir fayda beklenmeyen, yalnız zararlarının gelmemesi istenen kimseler için “gölge etme başka ihsan istemem” deriz. Büyük İskender devrinde yaşayan ünlü Yunan filozofu Diyojen’i tanımayan yoktur. Diyo- jen’e göre, erdemli kişi, nefsine hâkim olan insandır. Bunun için de ihtiyaçları azaltmak gerekmektedir. Bu yüzden Diyojen, yazın kumlar, kışın karlar arasında çıplak ayakla gezer ve bir tek örtüye sannırdı. Eşyası bir fıçı, bir değnek, bir torbadan ibarettir. Su çanağını da bir gün bir çocuğun avucuyla su içtiğini görerek “bu çocuk bana ders veriyor” diye fırlatıp atar. Ayrıca, Eflâtun'un derslerinde insanı, “iki ayaklı ve tüysüz bir hayvan” diye tarif ettiğini işitince, tüyleri yolunmuş bir horozla ortaya çıkarak “İşte Eflâtun’un insanı” demesi; gün ortasında elinde fenerle dolaştığım görenlerden soranlara, “adam arıyorum” demesi ünlüdür. Bir gün Büyük İskender, fıçısında güneşlenen Diyojen’in önünde durarak, bir şey isteyip istemediğini sorar. Diyojen: “Güneşime engel olmamanı isterim!” cevabını verir. Bu söz, 1869'da ülkemizde ilk defa çıkan haftalık mizah gazetesinin başlıkları altında Ali Bey tarafından şöyle mısralaştınlarak yazılmıştı: “Gölge etme, ihsan istemem!” Halk bir de “başka” kelimesi ekleyerek daha vezinli bir şekle sokmuştur: “Gölge etme, başka ihsan istemem.”
Az verip çok yalvarmak, çok verip az yalvarmak
Borcunu ödemenin gereğini anlatır.
Kılına dokunmamak
En küçük bir zararda bulunmamak.
Kırk bin dereden su getirmek
Bir şeyi haklı göstermek için bahaneler göstermek.
Suratı sirke satmak
Yüzü asık olanlar için kullanılır. (*)
Gülmekten nasibi kıt, mesleğinin ustası olmayan sinirli bir bakkal, en iyi ballan dükkânına sıralar, böylece rakip komşu bakkala meydan okumak ister. Ama, kendine zıt yaratılışta olan güleryüzlü komşu bakkala giden müşterilerin bir kısmını bile dükkânına çeviremez. Dükkândaki nefis ballara ve ucuz fiyatlara ilgisiz gözlerle bakan müşteriler, yandaki dükkâna akın ederler. Umudunu yitiren ve bunda bir sır arayan bakkal, zamanın bilginlerinden birine dert yanarak: “Bunun hikmeti nedir?” diye sorar. O da bakkalın ekşi suratına bakarak : “Evlât” der, “gerçi sen bal satıyorsun ama, suratın sirke satıyor, elbette gelmezler.” Yüzü asık olanlar için “suratı sirke satmak” deyimi söylenegelmiştir.
Ekmek aslanın ağzında
Geçimini sağlamanın güçlüğünü anlatır.
Devlet kuşu
Talih, kısmet.

Pages