Türkçe Deyimler Sözlüğü'nde ara

Haline bakmaz, Haşan Dağına oduna gider
Haddini bilmemek.
Pusuya düşürmek
Birinin yolunu gizlice bekleyip fenalık etmek.
Gülmekten kırılmak
Sarsıla sarsıla gülmek.
İğneli fıçı
Sıkıntı veren şey.
Cinler cirit oynamak, cinler top oynamak
Çok ıssız, korkulacak yer.
Galebe çalmak
Yenmek.
Hava parası
Açıktan verilen para.
Cemaziyelevvelini bilmek
Bir kimsenin geçmişteki hayatının kötülüğünü bilmek. (*)
Bu deyimi, geçmişteki hayatının hiç de iyi geçmediğini anlatmak istediğimiz kimseler için söyleriz. Eskiden devlet dairelerinde şimdiki gibi dosya tutma usulü yokmuş. Biriken evrak her ay toplanır, bezden birer torbaya konarak üzerlerine, —o zamanlar Arap takvimi kullanıldığı için— Cemaziyelevvel, Recep, Şaban gibi ayların adları yazılır, saklanırmış. O devirde Ahmet ile Mehmet adında iki kâtip varmış. Bir gün Ahmet hastalanır. Arkadaşı Mehmet, onu evinde ziyaret eder. Ahmet’in karısı pişirdiği kahveyi misafirine bir türlü ikram edemez. (O devirde kadın, yabancı bir erkeği asla görünmezdi). Bunu anlayan Ahmet, ateşli hasta olduğu halde yataktan kalkarak kapıdan uzatılan kahveyi Mehmet'e sunar. Bu arada Mehmet. arkadaşının sırtında, gömleğinin ortasında kocaman bir “Cemaziyelevvel” yazısını görür. Meğer Ahmet, dairesindeki evrak torbalarından çalıp çalıp kendine, çocuklarına çamaşır diktirirmiş. Bir zaman sonra Ahmet çalıştığı dairenin, dolayısiyle Mehmet’in âmiri olur ve emrindeki- lere “ahlâklı olmak” üzerine nutuklar, öğütler vermeye başlar. Bu öğütlerden bıkan Mehmet, bir gün dayanamayıp bağırır: “İleri geri konuşup durmasın, ben onun Ce maziyelevvelini bilirim!” der ve Cemaziyelevvel torbasından bozma gömlek hikâyesini arkadaşlarına bir bir anlatır.
Turnayı gözünden vurmak
Güzel, eşi az bulunan bir şey elde etmek.
Hancı sarhoş, yolcu sarhoş
Herkesin ayrı ayrı münasebetsizlik yaptığı anlatılır.

Pages